bebeklerimiz Harita

Sıkça Sorulan Sorular


Kadınlar hamile kalmak için ideal günlerini kendi kendilerine de hesaplayabilirler mi?

Yumurtlama günleri hamile kalmak için ideal zamanlardır. Yumurtlama günü adetin başladığı tarihten itibaren değil son adet gününden geriye doğru sayılarak hesaplanmalıdır. Yumurtladıktan sonra 14’üncü gün adet görülür, yani 28 günde bir adet gören bir kadında yumurtlama günü 14’üncü gündür, ancak 35 günde bir adet gören bir kadının yumurtlama günü 21’inci gündür.


Hamilelik şansını arttıran başka etkenler var mı?

Bu dönem içinde gelişen yumurta atıldıktan sonra 12-24 saat yaşar, sperm ise 48-72 saat yaşayabilmektedir. Bu
nedenle beklenen yumurtlama tarihinden bir gün önce başlayan cinsel ilişki gebelik şansını arttırmaktadır.


Yumurtlama gününü anlamak için başka ne gibi yöntemler var?

Vücut ısısı takip edilerek yumurtlama gününde yarım ile bir derecelik artış görülebilir, idrardan LH hormonu testi
yapılarak pozitif çıktığı günün ertesi yumurtlama olacağı anlaşılabilir.


Adet kanaması sırasında hamilelik olur mu?

Bu dönemde yumurtlama olmayacağından ve rahimin embriyo tutunması için uygun bir dönemde bulunmadığından bir
gebelik oluşması mümkün değildir. Gebeliğin erken dönemlerinde az miktarda görülen kanamalar bazen yanlışlıkla adet kanaması olarak yorumlandığını görüyoruz, bu durum implantasyon kanaması (embriyonun rahime yapışmasına bağlı kanama) olarak değerlendirilmelidir.


Erkeğin yaşının eşinin hamileliği üzerinde etkisi var mı?

Az da olsa ileri erkek yaşının bir olumsuz etkisi olabiliyor, ancak kadınlarda 38 yaşında başlayan risk erkeklerde 65 yaşından sonra ortaya çıkıyor.


Kimlere mikroenjeksiyon öneriyorsunuz?

Tüpleri tıkalı olan veya yaş faktörü – yumurtalık rezervinde azalma nedeniyle beklemeye tahammülü olmayan
hanımlara, şiddetli erkek faktörü ile başvuran erkeklere, aşılama gibi doğal yöntemler ile sonuç alınamayan çiftlere
veya genetik hastalık taraması yapılması gereken çiftlere ileri yardımcı üreme teknikleri önerilmektedir.


Tüp bebekte yaş sınırı var mı?

Alt sınır için kişinin reşit olması gerekiyor, üst yaş sınırı ise yumurtalık rezervine bağlı olarak kendisini gösteriyor, ancak genellikle 44 yaş üst sınır olarak kabul ediliyor. Yurtdışında yumurta bağışının yasal olduğu ülkelerde üst yaş sınırı bir miktar daha yükseliyor, bununla birlikte sosyal açıdan ileri yaşta anneliğin getirdiği sorunlar tartışma konusu olabiliyor.


Tüp bebek ile mikroenjeksiyon arasındaki fark nedir?

Geleneksel tüp bebek yönteminde yumurta ve sperm yan yana konularak laboratuar ortamında kendi kendine döllenme olması beklenir, mikroenjeksiyon yönteminde ise embriyolog tarafından bir sperm seçilerek özel bir iğne ile yumurtanın içine yerleştirilir, böylece döllenme olasılığı arttırılmış olur. Mikroenjeksiyon yöntemi özellikle geleneksel tüp bebek yapıldıktan sonra döllenme oluşmayanlarda, erkek faktörüne bağlı kısırlık yaşayan çiftlerde veya döllenmeme riski alamayacağımız az yumurtası olan anne adaylarına önerdiğimiz bir seçenektir.


Tüp bebek tedavisi ne kadar bir sürede tamamlanıyor?

Hazırlık tedavisiyle birlikte bir ila birbuçuk ay içinde işlem gerçekleştiriliyor. Hastanede daha sık gördüğümüz aktif tedavi dönemi yaklaşık iki hafta sürüyor, bu dönem içinde ortalama iki günde bir ultrasonografi için hastane ziyareti gerekiyor.


Tüp bebek tedavisi kaç kez tekrarlanabilir?

Erkekte sperm kadında yumurta yoksa tekrar denemenin gereği yoktur, diğer taraftan kaliteli embriyo oluşturabilen ve ciddi bir rahim problemi olmayan kişilerde üst sınır koymak doğru olmayabilir, yedinci veya sekizinci denemede başarılı olmuş çiftlere rastlamaktayız, ancak üçüncü denemeden sonra aylık başarının belirgin olarak düştüğünü de unutmamak gerekir.


Tüp bebek yönteminin bebek için riski var mı?

Dünyada birkaç merkez tüp bebek ve mikroenjeksiyon ile doğan bebeklerin sağlık durumlarını çok yakından inceleyerek yayınlıyor. Günümüzde bu bebeklerde uygulanan yönteme bağlı hastalık olasılığının artmadığı düşünülüyor, ancak
örneğin şiddetli erkek faktörü ve genetik bir bozukluğu olan babanın doğan erkek çocuğuna bu hastalığı geçirebildiği, kesintiye uğrayacak soyağacının devam etmesini sağladığımız için bu tür hastalıklarının sıklığının artmasına neden olduğumuz da söylenebilir.